ESKİ TÜRK
EDEBİYATINININ GENEL ÖZELLİKLERİ VE BAZI TEMEL BİLGİLERİ
Eski
Türk Edebiyatı isimlendiriliş olarak çeşitli adlarla anılmıştır. Bunlar;
- Edebiyyât-ı kadime ( Eski
Edebiyat)
- Şi’r-i kudema ( Eskilerin
Şiiri)
- Havâs Edebiyatı (Yüksek Zümre
Edebiyatı)
- Edebiyyat-ı Osmaniyye (
Osmanlı Edebiyatı)
- Saray Ed. Enderun Ed. Divan
Ed. Osmanlı Şiiri. Klasik Edebiyat.
**
Divan Edebiyatı adlandırmasını ilk olarak Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem
kullanmıştır.
ESKİ TÜRK
EDEBİYATINDA ŞİİR
Divan Şiirinin Dönemleri
Bugün
Eski Türk Edebiyatı adı altında Anadolu Selçuklu, Beylikler Dönemi ve Osmanlı
Dönemine ait Halk Edebiyatı ve Tekke Edebiyatı dışında kalan ve Klasik Türk
Edebiyatı olarak da adlandırılan bu Edebiyat, XIII yy sonlarında Anadolu’da
doğmuş; XIX. Yy ortalarından itibaren mükemmelliğe ulaşmıştır.
1- Oluşum
Dönemi:
XIII. yy sonlarından, XIV. yy sonlarına kadar devam eder. Âşık Paşa, Gülşehri,
Şeyhoğlu Mustafa, Ahmedi, Şeyhi
2- I.
Klasik Dönem:
XV. yy ilk yarısından, XVII. yy başlarına kadar devam eder. Türk edebiyatı,
İran edebiyatı etkisinden kısmen de olsa kurtularak; artık kendi iç gelişimini
tamamlayıp özgün eserlerini vermeye başlamıştır. Ahmet Paşa, Necati, Zati,
Fuzuli, Baki, Nevi, Hayali, Taşlıcalı Yahya
3- II.
Klasik Dönem:
XVII. yy başlarından, XIV. yy ikinci yarılarına kadar devam eder. Şiirde
özellikle Sebk-i Hindi akımının etkisine girer. Fehim, Naili, Nedim, Nef’i,
Şeyh Galib
Dönemin Şiir Kitapları
Eski Türk Edebiyatında Şiirlerin
toplandığı üç tür kitap vardı. Divanlar, mesneviler ve mecmualar.
1- Divanlar: Küçük hacimli ve eksik
olanlara Divançe, Nazım şekilleri
bakımından zengin ve geniş olanlara Müretteb
Divan denirdi. Ayrıca divanlara yazılan önsözlere de Dibace ve Mukaddime
denilirdi.
2- Mesneviler: Edebi değer taşıyan, uzun,
Aşk, destani, dini- tasavvufi ve ahlaki konuların manzum bir şekilde işlendiği
tür.
3-
Şiir Mecmu’aları: Farklı şairlerin şiirlerinin toplandığı
mecmua: Mecmu’a-i Eş’ar, Nazire
şiirlerin toplandığı antoloji niteliğindeki mecmua: Mecmu’a-i Neza’ir
**
Önemli Nazire Mecmuaları;
Mecmu’atü’n- Nezair(1437) : Ömer b. Mezid
Cami’ün- Nezair(1512) : Eğridirli Hacı Kemal
Mecma’ün- Nezair(1524) : Edirneli Nazmi
Pervane Bey Mecmuası(1560) : Pervane Bey
Divan Şiirinin Geleneksel
Özellikleri
Mazmun: Bir
mananın bir takım ipuçları verilmek suretiyle söylenmesidir.
Mahlas:
Şairlerin kullandıkları takma isimlerdir. 14. yy şairlerinden Kadı
Burhaneddin ve Kemal Paşazade mahlas kullanmamıştır. Ayrıca bazı Osmanları
sultanlarının mahlasları şu şekildedir. Avni- Fatih Sultan Mehmed, Selimi-
Yavuz Sultan Selim, Muhibbi- Kanuni Sultan Süleyman, İlhami- Üçüncü Selim
Divan Şiirinde Biçim
Beyitlerden Meydana Gelenler: Gazel, Kaside, Mesnevi, Kıt’a
Bentlerden
Meydana Gelenler: Musammatlar [ Müselles, Murabba( Terbi), Muhammes(
Tahmis), Müseddes( Tesdis), Müsemmen ( Tesmin), Mütessa (Testi), Mu’aşşer (
Ta’şir) ], Terkib-i Bent, Terci-i Bent
Dörtlüklerden
Meydana Gelenler: Tuyuğ, Rubai
**
Beyitlerden meydana gelen Muhammeslerin birbirinden karıştırılmaması ve
manasının daha açık anlaşılması için, Arap sayılarının 1’den 10’a kadar
öğrenilmesi fayda sağlayacaktır.
1- Vahid
2- İsnan
3- Selase
4- Erba
5- Hamse
6- Sidde
7- Seb’a
8- Semaniye
9- Tessa
10- Aşera
Şimdi
örnek olarak Murabba 4lü demektir. Bunu murabba köküne gizlenmiş erba yani
arapça 4 olan kelimeden anlayabiliriz. Murabba.
Bu dörtlü demektir. Terbi ise dörtleme anlamına gelir. Yine Terbi köküne
gizlenmiş erba kök harflerini görebiliriz. Terbi. Muhammes
beşli demektir. Tahmis beşleme.
DİVAN ŞİİRİNDE
MUHTEVA
Din: Tevhid:
Allah’ın varlığı, sıfatları, fiilleri, birliği ve yüceliğini anlatır.
Münacaat: Allah’a yakarış
Na’at: Hz. Muhammed ( sav), Dört
halife ve diğer din büyüklerine övgü
Miraciyye: Hz. Muhammed(sav) miraca
çıkışı
Mevlid: Hz. Muhammed(sav) hayatı,
kişiliği ve doğumu konu alınır. Türk Edebiyatında Mevlid türünün en önemli
eseri Süleyman Çelebi’nin yazdığı Vesilet’ü’n Necat adlı eseridir.
Hilye ve manzum hadis çevirileri
Hadis-i Erba’in çevirileri ( 40
hadis çevirsi)
Melâ’ike-i
mukarrebîn( yakın melekler) olarak nitelenen dört büyük meleğin adları:
Cebrâ’îl, Mikâ’îl, İsrâfîl ve Azrâ’îl’dir.
Bu meleklerden Cebrâ’îl (=Rû-hü’l-kuds, Rûhü’l-emîn, Nâmûs-ı Ekber)Peygamberlere vahiy getiren, Mikâil doğa olaylarından ve kulların rızıklarının taksiminden sorumlu olan,
İsrafil kıyamet günü sûra üfleyecek olan; Azrail de canlıların ruhunu
alan (=melekü’l-mevt) melekler olarak Divan şiiri metinlerinde geçer.
Allah’ın
insanları doğru yola sevk etmek için peygamberleri aracılığıyla göndermiş olduğu
kutsal kitaplardan Hz. Davud’a
gönderilen Zebur, Hz. Musa’ya gönderilen Tevrat, Hz. İsa’ya gönderilen İncil
ve Hz. Muhammed’e indirilen Kur’ân ve Kur’ân’ın diğer iki adı Mushaf ve Furkan’a da Divan şiiri metinlerinde rastlanır
Âdem, şiirde ilk insan ve ilk
peygamber olması, Şit peygamber dokuma sanatına
vakıf olması, İdris peygamber ilim ve hikmet
sahibi olması›, ilk defa kalem ile yazı yazan ve elbise diken kişi olduğu için
kâtiplerin ve terzilerin piri olarak adlandırılması münasebetleriyle şiirde yer
alır.
Nûh, ömrünün uzunluğu, İbrâhîm Allah’ın dostu (=Halîlullah),
İsmâîl, babası İbrahim tarafından
kurban edilmek istenmesiyle şiirde yer alır.
Dâvûd peygamber, sesinin güzelliği
ve etkileyiciliği, Sâlih peygamber, iman etmelerini
istediği insanların kendisinden mucize olarak kayadan bir deve çıkarmasını
istemeleri ve onun bu mucizeyi gerçekleştirmesi, fakat kavminin bu deveyi
kesmesi ve imandan yüz çevirmeleri üzerine şiddetli bir sesle helak olmasıyla
ile şiirde yer alır.
Süleymân peygamber, dünyadaki
saltanat›, rüzgâra, insanlara ve cinlere hükmetmesi, Ya’kub peygamber, rü’ya yorumundaki
ustalığı, oğlu Yusuf’tan ayrılmanın üzüntüsüyle gözlerinin kör olması, onun
gömleğinin gözlerine sürülmesi ile gözlerinin tekrar açılması münasebetleri ile
geçer. Divan şiirinde “hüzn”ün ve “sabr”ın sembolüdür
Yûsuf peygamber güzelliği, Eyyûb peygamber hastalıklarla ve
dertlerle sınanması› ve bu sınamalara sabr göstermesiyle “sabır” sembolü
olarak; Mûsâ peygamber (=Kelîm) Tur
dağında Allah’ın hitabına muhatap olması› ve Allah’ın ona tecelli edişi,
Firavun ile olan mücadelesi, elindeki asayı› yere attığında asanın yılan hâlini
alması ve Firavun ’un büyücülerini alt etmesi, yine asası› ile Nil nehrini
ikiye bölmesi, koynuna soktuğu elini bembeyaz ışık saçar bir hâlde çıkarması›
(yed-i beyzâ) mucizeleriyle, Yunus
peygamber Rabbinden izin almadan kendisine iman etmeyen ahlakî çöküntü yaşayan ve
putlara tapan kavminden bir gemiye binip kaçması, denize atılması, bir yunus tarafından
yutulması›, balığın karnında sürekli af dilemesi sonucu kurtulması ile Divan
şiirinde geçer.
Peygamber
yahut velî olduğu konusunda farklı görüşler bulunan Lokman, hikmet sahibi oluşu, hekimlikte üstat kabul edilmesi; Hızır ise ilim ve irfan sahibi olması, İlyas ve İskender ile birlikte karanlıklar
ülkesi(=zulumât)ne yolculuklarında âb-ı hayât(=ölümsüzlük suyu) arayıp bulması
ve İlyas ile birlikte bu suyu içerek ölümsüzlüğe kavuşması, sıkıntıda olanların
yardımına yetişmesi ve yardım etmesi, ayağının bastığı yerlerin yeşile
dönüşmesi ile şiirde yer alır.
Hz. Muhammed ise son peygamber olması›,
âlemlerin kendisi için yaratılması, yetimliği, yüksek ahlakı, herhangi
birisinden ders almaması(ümmî olması)na rağmen Rabbi tarafından kendisine
verilen derin ilmi, Mekke’den Medine’ye hicreti, kıyamet günü insanlara şefaat
edecek olması, İsrâ ve Miraç hadiseleri, Miraç’ta Allah’a “yayın iki ucu kadar”
yakınlaşması (=kabe kavseyn), âlemlere rahmet olarak gönderilmesi, yürürken
bulutların onun üzerine gölge yapması, gölgesinin yere düşmemesi gibi
motiflerle şiirde yer alır.
Dört
halifeden Hz. Ömer adaleti, Hz. Ali cesareti, kahramanlığı,
Zülfikar adlı kılıcı ve Düldül adlı atı; Hz.
Ebubekir, sadakati; Hz. Osman da
hilim ve hayâ sahibi olması ve Kur’ân ayetlerini toplatması ile şiirde geçer.
Tarih ve
Mitolojik Bilgiler
Cemşîd (=Cem): Efsanevî İran hükümdarı.
Divan şiirinde genellikle saltanatındaki kudreti, şarabı buluşu, bütün cihanı
gösterdiğine inanılan kadehi, eğlence meclisleri, tahtı ve parlak tacı ile
birlikte anılır.
Dahhâk: Cemşîd’i öldürerek İran
şâhı olan bu şahıs Şehnâme’de kötülüğün ve zulmün sembolü olarak anlatılır.
Efsaneye göre, şeytan Dahhâk’i iki omuzundan öptüğü için her iki omuzunda iki
yılan çıkmış ve bütün çabalarına rağmen bu yılanlardan kurtulamamıştır. Divan
şiirinde bu yılanlarla ve zalimliğiyle bir sembol olmuştur
Efrâsiyâb: Turan hükümdârı olan
Efrâsiyâb, İran ülkesinin baş düşmanı olarak Şehnâme’de sıkça geçer. Divan
şiirindeki kahramanlık ve hükümdarlık sembollerindendir.
Ferîdun: Dahhâk’i yenerek İran
tahtına geçen bu efsanevî hükümdârın beş yüz yıl hüküm sürdüğü söylenir. Divan
şiirinde adaletin, uzun ömürlülüğün ve gücün sembolüdür.
Gâve: Dahhâk’in devrilmesini ve
yerine Ferîdun’un geçmesini sağlayan bir demircidir. Dahhâk’e karşı gelerek
halkı isyana sevk etmiş ve demirci önlüğünü bayrak hâline getirerek Ferîdun’un İran
tahtına çıkmasıyla sonuçlanan isyanı başlatmıştır. Gâve, Divan şiirinde
haksızlığa ve zulme başkaldırmanın sembolü olarakgeçer.
Neriman: Şehnâme’deki büyük
kahramanlardan Şam’ın babası, Zâl’in de dedesidir. Divan şiirinde kahramanlık
sembolü olarak kullanılmıştır.
Sâm: Neriman’ın oğlu Zâl’in
babası, Minuçihr’in büyük savaşçısıdır. Bir ejderhayı tek bir vuruşla öldürdüğü
için “Tek Vuruşlu Sâm” diye de anılır. Sâm Divan şiirindeki kahramanlık
sembollerindendir
Zâl: Neriman’ın torunu, Şam’ın
oğlu ve Rüstem’in babasıdır. Efsaneye göre bütün tüyleri bembeyaz olarak doğar.
Bu yüzden Sâm ondan korkar ve onu istemez. Zâl’i efsanevî bir kuş olan
Simurg’un yaşadığı Elbürz dağına bırakırlar. Simurg da onu alıp besler. Daha
sonra pişman olan Sâm gelip onu dağdan alır. Şehnâme’deki büyük kahramanlardan
biri olan Zâl, ok atmasıyla meşhurdur.
Rüstem: Sâm’ın torunu, Zâl’in de
oğludur. Olağanüstü özelliklere sahip bir çocuk olarak doğmuştur. Küçük bir
bebekken bile büyük bir insan gibi yiyip içen ve çok güçlü biri olan Rüstem,
Turan hükümdarı Efrâsiyâb’ı da dize getirmiştir. Ayrıca esir edilmiş olan Keykavus’u
kurtaran ve Heft-hân adı verilen ve kimsenin geçemediği tehlikeli yolu geçen
iki kişiden biridir. Rüstem’in meşhur atının adı Rahfl’tır. Rüstem Divan şiirine
kahramanlık ve güç sembolü olarak geçer.
İsfendiyâr: İranlıların efsanevî
kahramanlarından biri olup, “Heft-hân” adlı türlü tehlikelerle dolu yolu geçen
iki kişiden biridir. Aynı yolu geçen diğer kişi de Rüstem’dir. Rüstem’le
yaptığı savaşta ölmüştür. Divan şiirinde kahramanlık sembolü olarak ve
Rüstem’le yaptığı savaşla anılır.
Kahraman: Çocukken devler tarafından
kaçırılarak büyütülen, fakat dev olmadığını anlayınca onlarla savaşarak bir
gergedan sırtında ülkesine geri dönen bir kahramandır. Divan şiirinde yiğitlik
sembolü olup “Kahraman›-› Katil” adıyla anlıır.
Keyhusrev: Uzun yıllar padişahlık
yapmış ve imparatorluğun sınırlarını Hindistan’a kadar genişletmiş bir İran
hükümdarıdır. Divan şiirinde güç ve ihtişamın sembollerindendir.
Keykubâd: Şahsız kalan İran tahtına
Zâl’in tavsiyesiyle geçen ve ülkeyi adaletle yöneten bir Hükümdar’ın adıdır.
Divan şiirinde de daha çok adaletiyle öne çıkar.
Minuçihr: Büyük dedesi Feridun’un
yerine tahta geçen ve 120 yıl saltanat süren bir İran hükümdarıdır. Emrindeki
Neriman ve Sam gibi kahramanlar sayesinde büyük savaşlar kazanmıştır. Divan
şiirinde de saltanatı ve kahramanlığıyla anılır.
Nûşirevân: Rivayete göre Kisrâ
unvanıyla anılan ilk İran şahıdır. Adaletiyle ve Tâk-ı Kisrâ adıyla meşhur
sarayıyla ünlüdür. Sarayına bir çan bağlattığı ve kendisiyle görüşmek
isteyenlerin bu çanın zincirini çekerek onu çağırdığı ve şikâyetini ve ihtiyacını
söylediği rivayet edilir. Divan şiirinde de sarayı, çanı ve adaleti ile anılır.
Hüsrev: Nûşirevân’ın torunudur.
Şiirde “Hüsrev u Şîrîn” hikâyesinin erkek kahramanı olarak geçer. Husrev-i
Pervîz diye de anılır. Divan şiirinde de padişahlığı, Şirin’e olan aşkı ve
efsanevî iki atı Gülgûn ve Şebdîz’le birlikte anılır. Husrev sultan anlamına da
gelir.
Siyâvuş: Keykavus’un oğlu olan
Siyavuş Rüstem tarafından büyük bir kahraman olarak yetiştirilmiştir.. Çok
güzel biri olan Siyavuş’a üvey kız kardeşi âşık olmuş; fakat Siyavuş ondan yüz
çevirdiği için iftirasına uğramıştır. Bu iftira yüzünden Turan hükümdarı
Efrâsiyâb’ın yanına giderek onun Kızı’yla evlenmişse de yine atılan iftiralarla
Efrâsiyâb tarafından boğazlatılarak öldürülmüştür. Divan Şiirinde kahramanlığı
ve daha çok uğradığı iftiralar sonucunda “haksız yere öldürülme” sembolü olarak
anılır.
Eski Türk Edebiyatında Nesir
**İslamiyet’ten sonra ilk
Türkçe nesir örneklerini Karahanlılar vermişlerdir. Sinan Paşa’nın Tazarruname’si
ilk süslü nesir örneği olarak kabul edilir.
ESKİ TÜRK
EDEBİYATI TARİHİNİN KAYNAKLARI
1-Şuara Tezkireleri: Dönemin edebiyat
tarihleridir. Şairlerin hayatı, eğitimi, eserleri ve sanatları hakkında bilgi
verir.
**Sehi Beg’in Heşt be Hişt adlı eseri Anadolu sahasında yazılmış ilk
tezkiredir.(1538)
**Fatin’in Hatimetü’l Eş’ar adlı eseri Anadolu sahasında yazılmış son
tezkiredir. (1852)
2-Şakaik’un- Numaniyye ile
tercüme ve zeyilleri: Osman
Gazi’den Kanuni Sultan Süleyman’a kadar olan âlim, şair ve mutasavvıflar
hakkında bilgi veren Arapça bir eserdir. Taşköprizade
yazmıştır.
3-Türlü Bibliyografik Eserler:
Kâtip Çelebi’nin Süllemü’l- Vüsul ila Tabakati’l Fubul
Müstakimzade’nin Mecelletü’n- Nisab
Bursalı Mehmed Tahir’in Osmanlı Müellifleri
Mehmet Süreyya’nın Sicil-i Osmani
Muallim Naci’nin Esami ve Osmanlı Şairleri
Hüseyin Hüsameddin’in Amasya Tarihi
4-Osmanlı tarihleri: Aşıkpaşazade Tarihi,
Solakzade Tarihi, Lutfi Tarihi, İzzi Tarihi, Neşri Tarihi, Perçev Tarihi, Naima
Tarihi, Cevdet Paşa Tarihi ve Gelibolulu
Ali’nin Künhü’l –Ahbar adlı
eseri.
5-Bibliyografyalar:
Mevzu’atu’l Ulum – Taşköprizade
Keşf-i Zunün – Kâtip Çelebi
6-Ansiklopedik Eserler
Kamusu’l – A’lam – Şemseddin
Sami
Lügat-ı Tarihiyye ve
Coğrafiyye – Ahmed Rıfat
7-Sözlükler
Kamus Tercümesi-
Mütercim Asım
Kamus-ı Türki – Şemseddin
Sami
Lehçe-i Osmani – Ahmet
Vefik Paşa
Lehçe-i Naci – Muallim
Naci
8-Klasik Edebiyat Bilgisi
Veren Kitaplar
Sururi- Babrü’l
Maarif
İsmail Ankaravi- Miftahü’l
Belaga ve Misbahü’l Fesaba
Süleyman Paşa – Mebani’il
İnşa
Ahmed Cevdet Paşa – Belagat-i
Osmaniyye
Recaizade Mahmud Ekrem – Talim-i
Edebiyyat
Mehmet Rıfat – Mecami’ü’l
Edeb
Ziyapaşa – Harabat
( Antoloji )